22 Nisan 2020 Çarşamba

Özgür Olmaya, Nefes Almaya Geldim !





      Ve işte yine geldim buralardayım. Fazlasıyla bunalmış ve uzun süredir bir şeyler konuşmamış halimle karşınızdayım. Koskocaman gökyüzüne doğru uzanmışım da derin bir nefese ihtiyacım varmışcasına.. 
Aslına bakarsanız bir mağara kadını gibiyim şu günlerde.İletişimden uzak bir iki kelimeyle derdini bir çırpıda anlatabilir gibi. Muhtemelen birisiyle karşılaşsam uzun bir aradan sonra o ilk çağlara yönelik iletişim şekillerine benzer bir diyalog da geçecektir aramızda. Muhtemelen bugün karantinada geçirdiğim 30 küsürlü günlerden biri. Hangi günde olduğumuz çok da bir anlam ifade etmiyor artık benim için, o yüzden saymayı da bıraktım. Şu havanın güzelleştiği günlerde dışarıda gezmek ne de güzel olurdu. Dışarıda gezmeyi acayip seven biri olarak dışarıya çıkmanın yerini bir şeylerle doldurmam gerekiyor. Pek çok şey deneme fırsatı buldum aslında bu süreçte. Muhtemelen işin tek olumlu boyutu bu. Ama yine de bir yerde tıkanıyor insan. Neler yapıyor insanlar bu süreçte gerçekten merak ediyorum. Çünkü hiçbirimiz alışık değiliz bu kadar evde durmaya. 
      Ben genelde bu süreci ders çalışarak yeni kitap ve film keşifleri yaparak değerlendiriyorum. He arada bir de bahçede dolanıyorum bol temiz havayı (belki de gelecekte özlem duyacağımız havayı) içime çekerek kendimi dinliyorum ve hayatımı enine boyuna gözden geçiriyorum.
İşte tam da bu nedenle buradayım yeniden.

      Sahi sizde nasıl geçiyor karantina günleri ?

Ve bu yazıyı yazarken arka fonda tam da temaya uygun olarak şu şarkı çalıyordur..

" Omzumdaki yükleri üstümden atabilsem
Aklımdan geçenleri kağıda dökebilsem
Acaba huzur bulur mu şu kararsız benliğim?
Özgür hisseder miyim? Nefes alabilir miyim? "





17 Şubat 2017 Cuma

Size kocaman kocaman merhabalar :)

Bu sıralar yabancı dizilere takmış durumdayım. Takip ettiğim bir çok dizinin final yapmış olması ya da sezon finaline doğru gitmesi, beni yeni diziler bulmaya teşvik etti. Ben de biraz göz attım sitelere ve kendime çerezlik diziler buldum. Hatta bazılarına dizi bile denemez 1. bölümde bırakmışlar :/ Bakalım mı onlara bir, ne dersiniz ? :) Belki siz de arayış içerisindesinizdir. 

Açtığım sekmeler arasında çerezlik konusuyla dikkatimi en çok çeken bu dizi oldu. 


Adı "DELIRIUM"..
Tür : Romantik/ Fantastik/Macera 
ABD /2014
Bölüm Sayısı : 1 
- Onay Alınamamış -

Aslında bu oyuncu imdb muhabbetlerine hiç girmek istemiyorum siz filmin adını görseniz yazsanız her şeyi çıkar zaten :) Ben türünü yazıyım bölüm sayısını yazayım yeter bence :)
Genel olarak bilim-kurgu izliyorum şu sıralar. Gelecekte olası durumları yansıtmalarını,bu konularda düşünmeyi seviyorum. Bazıları her ne kadar saçma gelse de izlettirebiliyor kendini. 

Bu dizide de aşk yasadışı sayılıyor ve insanların beyinlerini etkileyen aşılar yapılıyor. Bu aşılardan önce bireylerin evlenecekleri kişiler hükümet tarafından belirleniyor ve bu aşıyla geleceğin kontrol altına alınacağı düşünülüyor. Bu operasyonlar tabi ki yetişkin kesime yapılıyor ve çocuklar yetişkinliğe erişinceye kadar aşkı hissettirebilecek her türlü şeyden uzak tutulmaya çalışılıyor.

Dizinin başrol oyuncusu Emma Roberts, Lena karakterini canlandırıyor. Prosedürlerin uygulanışı esnasında tanıştığı ve aşık olduğu polis memuru Julian ise hükümetin bu çalışmalarını sonlandırmak için başka bir grupla iç birliği içerisindedir ve burada işlerin gidişatı değişmeye başlayacaktır.
Dizimiz  sadece 1 bölüm.
Onay alamamasının sebebi de dizinin izleyici kesiminin çoğunluğunun gençleri kapsaması ve bu kitlenin düşük reyting getirmesi imiş. Bu arada dizi bir kitap üçlemesinden uyarlanılacakmış aslında.

 İzlediğime pişman mıyım ? Değilim ama tabi ki izlenmese bir şey kaçırılır mı ? Ona da cevabım kaçırılmaz. Boş vaktiniz varsa kafanızı da yormak istemediğiniz film tadında izleyebileceğiniz bir dizi kendisi :) Dizi diyesim de hiç gelmiyor ya neyse ...
Puan: 6/10
Fragmanını buraya bırakıyorum :)

31 Ocak 2017 Salı

" İndirim Klasiği "

Merhabalar hepinizeee :) 
Bugün birkaç kozmetik ürününden bahsedeyim dedim sizlere. Eve mağazasının açıldığını ben bu tatilde eve gittiğimde öğrendim. Elime broşürü tutuşturulmasa haberim bile olmayacak :) Biz de ablamla birlikte turlayalım dedik. Neler dikkatimizi çekmiş bakalım :)


Tresan'ın şampuanını duymuşuz deneyelim bir dedik. İçerisinde ısırgan otu ekstresi varmış. Ayrıca güçlendirici bakım şampuanı yazıyor, güçlendirebilecek mi bakalım:D Denedim ve sonuç --> Saçlarıma dokunmak hoşuma gitti o kadar kırıklara rağmen.Biz beğendik kullanılacak gibi duruyor şimdilik. Tek olumsuz yanı kokusunu sevmemiş olmam. Otumsu kokuyor beklenildiği üzre :D Ama saç kremleri ile bu olumsuzluk giderilebilir diye düşünüyorum. 
Fiyatı :24.90 tl 
- Bundan sonra puanlama yapmak istiyorum, 
beğendiğim beğenmediğim şeylere ;) -
Puan: 9/10
Deneyenler, memnun kalanlar ve kalmayanlar lütfen bizimle de paylaşın :)

-Herkesin saç yapısı farklı ,fayda görüp görmemesi de değişiyor biliyorum ama merak işte :) -


Diğer bir ürün meşhur Eda Taşpınar At Kılı Fırça :D
 Bunu Gratis de gördük ama içimizde kalmasın dedik Eve'den indirimdeyken aldık.
 Fiyatı : 22.45 tl
Puan : Bilemedim :D


Doğal at kılı fırçası dolaşımı hızlandırıyormuş ve selülit oluşumunu en aza indiriyormuş. Vaatleri bu şekilde ama bakalım memnun kalıncak mı.. İşe yarayıp yaramadığını yine paylaşırız artık :) 



Bunlar da benimm kasanın yanında görüdüğüm minikler :) Kutudakiler içerisinden sadece iki tanesininin rengi dikkatimi çekti .Pembemsi olanını çok sevdiğim söylenemez kahverengi olanını daha çok sevdim :) Nemlendirme konusunda çok çok iyi olduğu söylenemez. Kalıcılık da orta seviyede bence. Ama renkleri denemek için bence güzeller :)

Fiyatları : 1.25 tl 
Puan: 7/10
Pembemsi olan --> Golden Rose Velvet Matte Lipstick 10
Kahverengimsi olan -->Golden Rose Velvet Matte Lipstick 16



Yorumlarınızı bekliyorum, özellikle şampuan ve at kılı fırça için ;) 
Görüşmek üzere ...

24 Ocak 2017 Salı

" Çekiliş Sonucu Mutluluk "

Herkese merhabalar tekrardan :) Finallerin bitmesiyle memlekete gidiş süreci, internet bulma sıkıntısı falan derken baya uzak kaldım buralardan :/ Geldiğim gibi de şu  sürpriz çekiliş sonucundan bahsetmek istedim  :) 


Hatırlıyorsanız Öneri Makinesi bir çekiliş yapmıştı.Hatta bu çekiliş sayesinde birkaç blog daha keşfettim. Ben çekilişlere çok katılan biri değilim aslında hatta çok da şanssızımdır. Şu kapakların altından çıkan bedavalar, cipslerden çıkan kuponları bile alamamışımdır bu zamana kadar :D Ama bu çekilişe içimden bir ses katılmamı söyledi.  Katıldım ama açıkçası hiç kontrol etmemiştim. Tesadüfen okuma listesinde açtığım sekmelerden birisi de Öneri Makinesi olmuş. Okudum aşağıya kadar indim ama hiç farkında değilim bahsedilen çekilişe katıldığımı. Adımı görünce şok oldum :O İnanamadım acaba dedim yanlış mı okuyorum. Heyecandan yorum bile yazamamıştım çok iyi hatırlıyorum :D Sonra tabi öneri makinesiyle iletişime geçtik falan :) O kargoyu hemencecik yolladı ama ... Kargo benim elime birazcık zor şartlar altında geçti :) 

6 Ocak sabahı kahvaltıya inmiştik arkadaşlarla baktık yurdun kapısı çalıyor tabi yurttaki çalışanlardan biri açar diye kimse açmaya kalkmadı o zaman. İçimden kalkıp açmak geldi ama sonra amann diyip oturdum.Yukarı çıkarken bir baktık kapıda kargo etiketi yapıştırılmış.Benim adıma hem de! Ne pişman oldum kalkmayıp açmadığıma.. Öğleden sonra koştur  koştur Ptt' ye gittim sadece kargo için :) Ama değdi :) Bir açtım el emeği göz nuru kitap ayraçları ve seçtiğim kitap  :) Çok teşekkürler Öneri Makinesi :) Ellerine sağlık :) :) Yazı biraz geç geldi ama artık kusura bakma :) 

....Sevgiler...

4 Ocak 2017 Çarşamba

" Yalan Moda Olmuş Bizim Haberimiz Yok ! "



İnsanları anlamıyorum anlayamıyorum! Anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum ne kadınları ne erkekleri. Çocuklar mı onlar bir kenarda dursun onlar hala masum.

Yalancılık moda olmuş çevremdeki herkes kılıktan kılığa sokuyor kendini. Üzerine yakışacak mı, bedeni kalmış mı, rengi uyuyor mu diye düşünen kimse yok. Sezon sonu indiriminde olanlarsa kapış kapış gidiyor vallahi. Defolu olanlar da yok değil içlerinde, hemen fark ediliyorlar. Ama onları da yutturuyorlar işte bizim gibi "saf " lara. Aşırı sinirliyim yaklaşmayın lütfen.  Amaaa ;


" Sözüm söz olsun, ben bu modaya uymayacağım! "

1 Ocak 2017 Pazar

Kitap Arşivine Bir Kitap Daha ? < 3 >

Not: Fotoğraf alıntıdır. Çok hoşuma gitti paylaşmadan edemedim :)

"" İşin doğrusu, benimki de o bildik hikayelerden biriydi. Şişenin dibine vurmuş bir yasak aşk hikayesi.Ama işte, insanlık tarihi nicelerinigörmüş olsa da naçiz varlığım için ilkti.Sizi için yeni olan, dünya için de öyledir. Zira dünyanızın hudutları kalbinizin ebadıyla ilgilidir.""

Yine kısa soluklu bir mola vermişim farkında olmadan. Yine herkese merhabalar. Şu zamanlarda kendi kendime kararlar vermeye başladım. Yok işte makaleler yazacağım, finaller gelmeden not çıkarmaya başlayacağım -yazıyı paylaşıp not çıkaracakmışım ama notlar çıkmış finaller verilmiş hala yayınlamamışım :(- , spor yapmam lazım başlayacağım derken falan aldığım kararlardan tek uygulayabildiğim kararım kitap okumak oldu.Yine karar verdiğim şeylerde uygulamada sıkıntı yaşıyorum. Benim bu halim ne olacak ! Söyleyin bana ...

Neyse bu tarz yakınışlarla daha da bunaltmadan okuduğum kitaba gelelim :) Ben bu kitabı tesadüfen buldum.Üniversitenin kütüphanesinde dolanıyordum dedim bakayım biraz kişisel gelişim tarzı kitaplara. Tabi arşivden baktığım hemen hemen birçok kitap yeni kampüsteki kütüphaneye götürüldüğü için bizim kampüste hiçbir şey kalmamış. Biz de elimizdekilerle yetinelim diyerek rafların arasında dolaşmaya başladık. Elime bir kitap geçti dedim bunu sonra okurum bana daha ilgi çekici bir kitap lazım. Biraz daha ilerleyince elime gelen ikinci kitap 'işte bu' dediğim kitaplardan oldu :)
Kitabımızın adı "Unutma Dersleri"
Yanlış anlaşılmasın diye önceden belirteyim, bir şeyleri unutmak istediğimden değil bu kitabı merakla okumaya başlayışım. Sadece adı ilgimi çekti ve arkasındaki yazıyı okumamla tamam buldum dediğim bir kitap oldu Unutma Dersleri.
Bu sıralar kafamı çok aşırı yoracak kitaplar okumak istemiyorum. Nedendir bilinmez ama kafam o kadar dolu ki, artık yeterli depolama alanı yok bildirimi yolluyor sürekli bana :D O sebeptendir ki daha çok "çerezlik" diye tabir ettiğim akıcı, dizi tadında fazla düşündürtmeyen kitaplar arıyorum.Bir tanesini elime geçirdim ve okudum işte :) Eğer bu tabire uyan önerileriniz varsa yorumlara bırakın adlarını lütfen. Okuma listeme eklerim ;)

Kitaba gelecek olursak; kitap genel olarak eğlenceli bıktırmayan bir anlatıma sahip. Kadının en kötü anları bile anlatışı o kadar esprili ki gülmemek elde değil. Az daha yazsaymış herhalde kitabın adı gülümseme dersleri olacakmış. Kitaptan alıntıların belki bir iki cümlesi okumak için sizi çekmeye yeter.
Konu olarak klasik... Bir kadının eşini aldatmasıyla vicdan yapması ve bu vicdan azabıyla olan imtihanını konu alıyor. Bu vicdan azabının üzerine bir de o sevgili tarafından terkedilmek..
Büsbütün çöküşe doğru giden karakterimiz soluğu MİM adlı kuruluşta alınca olayların seyri değişiyor ve genel olarak MİM'de geçen olaylar anlatılıyor. Kısaca unutma dersleri adı altında karakterimiz Feribe, tabiri caizse pışpışlanıyor, kafası meşgul ediliyor. Bu süreç içerisinde Feribe Hanımımız zaten unutmak istediği konulardan uzaklaşıyor ve olaylar bambaşka yerlere gelerek bambaşka noktalarda sonlanıyor.

Neyse ben birkaç hoşuma giden yeri paylaşayım da gerisinin tadı da size kalsın :) Okuyan olursa lütfen yorumlarınızı paylaşın. Belki ortak bir kitap zevkimiz vardır da bana da önerilerde bulunursunuz :) Şimdiden iyi okumalar :)
Not: Fotoğraf " http://kelebenkinnotdefteri.blogspot.com.tr/2016/01/nermin-yldrm-unutma-dersleri.html "  google görsellerde aratılırken rastladığım bu blogdan alıntıdır. Bu kitap sayesinde bir blogger daha keşfettim demek bu :) Bence bu bloga da bir göz gezdirin derim ;)

--KİTAPTAN GERİYE KALANLAR--

"" Neydi bu şimdi ? Bütün manyaklar beni mi bulurdu? O an atasözü olarak dünyaya gelsem, "alem deliye,ben akıllıya hasret"tim kesin.""

""Aşk, kazanmayı planladığınız değil, kaybetmeyi göze aldığınız şeylerin toplamıdır.""


"Malum, aceleye gelmiş tanışıklıklar, ekseriyetle aslında hiç tanışılmadığının fark edilmesiyle noktalanır." :) Siz siz olun aceleye getirmeyin...

Sevgiler...

7 Aralık 2016 Çarşamba

" Beğendiysen Git Konuş Bence ! "


 Öncelikle başlığı dikkat çekmesi için yazdım herkes gibi. Bu sizin aklınıza gelen ilk şeyle alakalı değil yalnız. Neden değil açıklayayım; çünkü beğenmekten kastım birini gördüm, çok hoşuma gitti, aşık oldum falan mevzusu değil ha yanlış anlaşılmasın :) 

Biz insanlar olarak genelde insanların bir olay karşısındaki davranışlarını, karakterindeki bazı özelliklerini, ortaya çıkardıkları ürünleri, başarılarını takdir etmekten neden korkuyoruz. Neden gelip de birisi şu şu olayda ne kadar da haklısın ve bunu dile getirişin çok etkiliydi, konuşmanı çok beğendim demiyor? Ya da neden bir kimse helal olsun bu işi ne kadar iyi yapmışsın, deyip takdir etmiyor? Neden bir kimse karşıma geçip senin olaylara bakışını ve yaklaşımını çok beğeniyorum ya da karakterindeki şu özellik gerçekten çok güzel, umarım hep bu şekilde devam edersin cümlelerini sık söylemiyor ? Neden beğendiğimiz, hoşumuza giden şeyleri söylemeye korkuyoruz ? Bunu dile getirdiğimizde karşımızdaki kişinin - çok özür dileyerek söylüyorum - bir taraflarını kaldıracağımız düşüncesi mi var ? Ah ya da belki bu düşünceleriniz karşı taraftan, 'bak bak benle ilgileniyor' diye algılanacak öyle değil mi ? Bırakın bunları beğendiyseniz söyleyin, takdir edin. 

Kötü bir noktasını mı gördünüz, olabilir. Ama siz bir kötü söylerseniz iki iyisini söyleyin. Çocukluktan itibaren bu böyle. Eğer olumlu yorumlar yaparsanız, konuşmalarınızda güzel cümlelere, takdir içeren ifadelere yer verirseniz bir bireye, daha iyisini yaptığını göreceksiniz. Deneyin bir, etrafa daha iyi gözlerle bakacaksınız eminim. Çevrenizde daha mutlu insanlar olacak. Haliyle siz de mutluluğu bir seviye daha artırarak yaşayacaksınız. Yanınıza, sizi her gün gördüğünde daha fazla gülümseyen; daha iyisi için çalışmaya, daha iyi olmaya, ya da iyi yönlerini korumaya çalışan daha nice güzel insanlar kâr kalacak.. Çok mu zor söyleyin bana... 


" Beğendiysen git konuş bence...
Ne kaybedersin ?"